Please contact us; WhatsApp : +90(533) 312 54 29

Böbreğin normalde yaptığı görevlerin kaybına böbrek yetmezliği denir.

Böbrek yetmezliği geliştiğinde böbreklerin şu görevlerinde önemli aksamalar olur:

* Zararlı (toksik) maddelerin vücuttan idrar yoluyla uzaklaştırılması
* Fazla suyun uzaklaştırılması
* Kan basıncının (tansiyon) kontrol edilmesine yardım
* Kan hücrelerinin yapımının kontrol edilmesine yardım
* Kemiğin güçlenmesine yardım

Sağlıklı bir tek böbrek tüm bu görevleri yerine getirebilir. Kişide böbrek yetmezliğine ait şikayet ve bulguların oluşması için her iki böbreğin de görevlerini yapamaması gereklidir. Bu görevlerin yerine getirilmesindeki aksama ilerleyici ve geriye dönüşsüz olarak meydana gelirse bu duruma kronik böbrek yetmezliği adını veriyoruz. Ancak görev kaybı saatler veya günler içinde meydana geliyorsa ve geriye dönüş ihtimali varsa, bu duruma akut böbrek yetmezliği diyoruz. 

KRONiK VE AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ AYIRIMININ ÖNEMI NEDiR? 

Akut böbrek yetmezliği, böbreklerin görevlerinde çok kısa bir zaman içinde meydana gelen ve geriye dönüşü mümkün olabilen işlev kaybıdır.Zamanında tanınarak, uygun tedavisinin yapılması ile hastanın sonraki yaşamında böbrekleri tamamen normal olarak çalışabilir. Ayrıca kronik böbrek yetmezliği nedeniyle takip edilen hastalarda da hastalığın seyri sırasında araya giren ateşli hastalıklar, bazı ilaçlar, aşırı su kaybı gibi çeşitli durumlar da böbrek görev kaybını hızlandırabilir ve yine zamanında müdahale ile bu hızlı ilerlemeyi durdurmak mümkün olabilir. 

BÖBREK YETMEZLİĞİNE BAĞLI BULGULAR NELERDİR? 

"Kendimizde böbrek hastalığı olduğunu nasıl anlarız?" sorusuna, "Bunu kolaylıkla anlayabilirsiniz?" cevabını vermek oldukça güçtür. Ne yazık ki hem hastalığın bulguları kendine özgü değildir, hem de çoğu kez böbreklerin görev kaybı normalin %1 O'una kadar düşmedikçe ortaya çıkmaz. krampları, nefes darlığı, uyku bozukluğu, cinsel bozukluklar nedeniyle doktora başvurmaktadır. 

Aslında çoğu kez hastaların doktora başvurmaya gerek duymadığı ve ancak daha sonradan düşünüldüğünde hatırlanan önemli bozukluğu gelişmektedir. Bunun başlıca nedenleri şunlardır: 


* Vücutta aşırı miktarda su ve çeşitli atık maddelerin birikimi 
* Proteinlerin yıkılması sonucunda oluşan maddelerin vücuttan atılamaması 
* Beslenme bozukluğu 
* Hormonal dengesizlikler 

BÖBREK YETMEZLİĞİNİN NEDENLERi NELERDiR? 

Böbrek yetmezliğine neden olan çok sayıda hastalık vardır. Ancak sık

görülen nedenler şunlardır: 
* Glomerülonefritler 
* Diyabet (şeker hastalığı) 
* Ailesel hastalıklar (Polikistik böbrek hastalığı vb.) 
* Hipertansiyon 
* Amiloidoz 
* İdrar yollarında tıkanma 

Glomerülonefrit nedir? 

Özellikle glomerüllerin daha fazla etkilendiği böbreğin iltihabı durumudur. Ancak tek bir hastalık değildir, çeşitli tipleri vardır. Genellikle hastada belirgin bir rahatsızlığa yol açmazlar; ancak yapılan idrar testlerinde bozukluk tespit edildikten sonra tanısı konur. Bazı hastalarda idrarla aşırı protein (albümin) kaybı ve vücutta şişme ile tanımlanan "nefrotik sendrom"a yol açabilir. Bu olaylar genellikle yavaş gelişir, ancak bazen de günler, hatta saatler içinde glomerülonefrit gelişebilir. Bu şekilde gelişirse akut glomerülonefrit adı verilmektedir. Tüm glomerülonefrit şekilleri kronik böbrek yetmezliğine ilerlemez. Bir kısım glomerülonefritte tedavi ile hastalığın iyileşmesi, bir kısmında ise ilerlemesinin yavaşlatılması mümkün olabilmektedir. Hastalığın teşhisi ve tedavisinin planlanması için böbrek biyopsisi yapılmalıdır. 

Polikistik böbrek hastalığı nedir? 

Polikistik böbrek hastalığı böbrek yetmezliğine neden olan ailesel hastalıklardan en sık görülenlerinden birisidir. Bu hastalıkta böbreklerde içleri berrak sıvı ile dolu olan, kist adı verilen çoksayıda kesecik bulunur. Böbreklerde polikistik böbrek hastalığı dışında da kistler bulunabilir. Böbreğin kistik hastalıkları ailevi geçen ve ailevi geçmeyen kistik hastalıklar olarak iki gruba ayrılabilir. Ailevi olarak geçen polikistik böbrek hastalığı ise baskın ve çekinik geçen tiplere ayrılır. Basit böbrek kistleri tek ya da çok sayıda olabilen ve en sık karşılaşılan kistlerdir. Yaşla beraber görülme sıklıkları da artar ve çoğunlukla herhangi bir şikayete yol açmadan, yapılan incelemelerde rastgele saptanır. Bunun dışında böbrek hastalarında ve diyaliz hastalarında da kist görülme sıklığı artmıştır. Polikistik böbrek hastalığı genellikle erişkin yaşlarda açığa çıkar. Böbrek kistlerinin yanı sıra karaciğerde de kistler, beyin damarlarında balonlaşma (anevrizma) ve hipertansiyon bulunur. Hastalık şikayete yol açmayabilir ve tesadüfen tetkik yöntemleri ile veya aile incelemesinde tespit edilebilir. Erken evrede ancak idrar incelemesi ile saptanabilen idrarda kan (hematüri) ve protein olabilir. Bunun dışında ağrı, kanama, iltihap gibi bulgulara da yol açabilir. Hipertansiyon erken bulgulardan birisidir. Böbrek yetmezliği gelişen hastaların yaklaşık % 5O'sinde hipertansiyon bulunur. Karaciğerde kistler genellikle böbrek kistlerinden sonra gelişir ve yaşla görülme sıklığı artar. Karaciğer kistleri genellikle şikayete yol açmaz ve karaciğer testlerinde bozukluk görülmez. Beyin damarlarındaki anevrizmalar (balonlaşma) hastaların %5'inde görülür. Genellikle 5 mm'den küçüktür ve kanamaya yol açmazlar. Teşhis, aile öyküsü ve ultrasonografide böbrek kistlerinin görülmesi ile konur. Polikistik böbrek hastalığı olanların çocuklarında da hastalığın ortaya çıkma riski %50'dir. Bu nedenle aileler genetik danışmadan yararlanabilirler. 

Şeker hastalığı (Diyabet) nedir? 

Diyabet (şeker hastalığı) kan şekerini düzenleyici hormon olan insülinin eksikliği veya dokulardaki etkisizliği sonucu gelişen ve bir çok organı etkileyen bir hastalıktır. 

Şeker hastalığı tanısı nasıl konur? 

1. Açlık kan şekerinin en az iki defa l26 mg/dL ve üzerinde olması 
2. Çok su içme, çok idrara gitme, çok yemek yeme gibi şikayetlerle beraber kan şekerinin 200 mg/dL veya üzerinde olması 
3. Şeker yükleme testinin ikinci saatinde kan şekerinin 200 mg/dL veya üzerinde olması Şeker hastalığı pek çok organı etkiler, ancak en sık etkilenen organ ve sistemler şunlardır: 

Göz 
Böbrekler 
Kalp-damarsistemi 
Sinir sistemi 

Şeker hastalığında göz: Sırasıyla damarlarda genişlemeler ve küçük balonlaşmalar, damarların geçirgenliğinde artma, damarsal tıkanmalar, yeni damar oluşumları, göz içinde kanamalar meydana gelebilir. Zamanla görme kaybı gelişebilir. Gözdeki bu değişikliklerin şiddeti kan şekeri değerleri yükseldikçe artar. 

Şeker hastalığında kalp-damar sistemi: Diyabette damar daralmasına (ateroskleroz) ve buna bağlı koroner damar hastalığı, kalp krizi, bacak ya da kol damarlarında hastalık, gangren, böbrek damarlarında daralma gibi olaylar artar. Ayrıca diyabetli hastalarda sıklıkla bulunan hipertansiyon da bu olayları arttırmaktadır. 

Şeker hastalığında sinirler: Tıpkı böbrek yetmezliğinde olduğu gibi bir veya daha fazla sinirde etkilenme görülebilir. Ayrıca benzer şekilde mide, bağırsak, mesane gibi organların çalışmasını düzenleyen sinirler de etkilenebilir. Hastalarda ellerde ve ayaklarda uyuşma, kramp, yanma tarzında ağrılar olabilir. Sinirlerin etkilenmesi nedeniyle hissin ve ağrı duyusunun azalması veya kaybolması yaralanmaların fark edilmesine enge! olur. Bu nedenle şeker hastalarında ayaklarda kolayca yaralar gelişir. 

Şeker hastalığında böbrekler nasıl etkilenir? 
Diyabete bağlı böbrek yetmezliği pek çok ülkede böbrek yetmezliğinin en önemli nedenidir. Yaşlı insanların sayısının artması, şeker hastalarının yaşam süresinin artışı ile bu oran giderek artmaktadır. 

Şeker hastalarında böbreklerin etkilenmesinin evreleri 

Evre 1: Böbrek büyüklüğü ve süzme görevi artmıştır. 
Evre 2: Böbreğin süzme görevi normaldir veya artmıştır. 
Evre 3: İdrarda protein çıkmaya başlar. Bu dönem en önemli dönemdir.

Bu dönemde yapılan müdahalelerle ilerleme önlenebilir. 
Evre 4: Artık idrarla protein kaybı belirgin hale gelmiştir (günde 300 mg'ın üzerindedir), genellikle birlikte yüksek tansiyon bulunur. 

Evre 5: Böbrek yetmezliğinin geliştiği dönemdir. Böbreğin süzme görevi azalmıştır. 

Şeker hastalığında böbrek yetmezliğinin ilerlemesini kolaylaştıran faktörler nelerdir? 
* Ailevi yatkınlık 
* Hipertansiyon varlığı 
* Proteinüri (idrarla protein kaybı) 
* Kan şekeri yüksekliği 
* Sigara içilmesi 

Şeker hastalığında böbrek hastalığına karşı ne gibi önlemler alınabilir? 
Kan şekerinin iyi kontrolü böbrek hastalığının hem gelişimini azaltır, hem de ilerlemesini yavaşlatır. Hipertansiyon hastalığın ilerlemesinde önemli bir role sahiptir. Şeker hastalarında diyastolik kan basıncı (küçük tansiyon) değerinin 85 mmHg'nın altında tutulması, kalp ve damarların etkilenmesine bağlı olayların önlenmesinde önemlidir. Şeker hastalarında hipertansiyon ilacı seçimi önemli olup, bazı ilaçların tansiyonun kontrolünü sağlaması yanı sıra böbrek üzerinde yararlı etkileri olduğu gösterilmiştir. Diyabetik hastalarda başka nedenlerle de böbrek yetmezliği gelişebileceği unutulmamalıdır. 

KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNDE HANGİ SİSTEMLER ETKİLENİR? 

Sinir sistemi 

Psikiyatrik bozukluklar 


Böbrek yetmezliği hastalarında hem hastalığın kendisi, hem de uygulanan tedavi önemli bir stres nedeni olup, psikiyatrik sorunlar sık görülmektedir. Haftalarda psikolojik stresin önemli nedenleri diyete uyumun güçlüğü (düşük tuz, düşük protein içerikli ve özellikle diyaliz hastalarında su kısıtlaması) ve tedaviye bağımlılık durumudur. Depresyon en sık görülen psikolojik problemdir. Umutsuzluk, işe yaramama duygusu, yeme ve uyku bozuklukları gibi bulguları olabilir. Bunların dışında anksiyete (sıkıntı hissi), cinsel bozukluklar gibi psikiyatrik bozukluklar da görülebilir. Beyin anormallikleri ve sinir iletiminde bozukluklar Böbrek yetmeziikli hastalarda en sık etkilenen sistemlerden birisi sinir sistemidir. Bu bozukluklar henüz diyalize girmeyen hastalarda olduğu gibi diyalize giren hastalarda da görülebilir. 

Böbrek yetmezliğine bağlı bilinç bozukluğu: Akut veya kronik böbrek yetmezlikli hastalarda merkezi sinir sistemine (beyin, omurilik, beyincik) ait çeşitli bulgu ve şikayetlerin olduğu durumları tanımlamada kullanılır. Genellikle çok ileri böbrek yetmezliğinde görülür. Uykuya eğilim, olayların yer ve zamanlarını karıştırma, bilinç bulanıklığı, nöbetten komaya kadar ilerleyen bulgular gelişebilir. Ayrıca konuşma bozukluğu, kaslarda kasılmalar olabilir. 

Diyalize bağlı bozukluklar: Böbrek hastalığının kendisine değil, ama diyalize bağlı bazı rahatsızlıklar da olabilir. 

1. Diyalize bağlı dengesizlik sendromu: Genellikle hemodiyalizle tedavi edilen genç hastalarda görülür. Diyalize yeni başlanan hastalarda daha sıktır. Baş ağrısı, bulantı, kusma, kas seğirmesi, görme bozukluğu, hipertansiyon, ellerde titreme, nöbetler gibi bulgular meydana gelir. 
2. Diyalize bağlı bunama 
3. Zihinsel fonksiyonlarda bozulma 

Sinir iletimi bozuklukları: Ya tek sinirin ya da birden fazla sinirin etkilenmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Sürtünme ve sivri isimlerin hissedilmesinin azalması, güç azalması, kaşıntı, ağrı, yanma hissi gibi şikayetlere neden olabilir. 

Diğer sinir sistemi bozuklukları: Yine sinir tutulumuna bağlı olarak ayağa kalkıldığında tansiyon düşüklüğü gelişebilir. Yani hasta ayağa kalktığında kan basıncı düşer ve baş dönmesi, göz kararması gibi şikayetlere neden olabilir. Bunun dışında terleme bozuklukları, sürekli düşük tansiyon, kalp atımında bozukluklar, mide-bağırsak çalışmasında bozukluk gibi çeşitli yakınmalar olabilir. 

Kalp ve damarlar: 

Kalp zarı iltihabı (perikardit): 
Kalbi ve yakınındaki damarları saran zarın (perikard) iltihabıdır. Böbrek yetmezliğinin kendisine bağlı olarak gelişebildiği gibi mikrobik nedenlerle, tüberküloz (verem) veya doğrudan bu zarları etkileyen çeşitli hastalıklar nedeniyle gelişebilir. Göğüs ağrısı, özellikle sırtüstü yatmakla artan nefes darlığı, kalpte atım bozukluğu gibi şikayetlere neden olabilir. Kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalığı Böbrek yetmezliğine bağlı kalp hastalığı daha çok kalp kasının çalışmasında bozukluk veya kalbe gerekli kan akımmdaki eksiklik şeklinde görülür. Kalp hastalığına ait şikayetler göğüs ağrısı, nefes darlığı, vücutta şişlik (ödem), kalp atım bozukluğu gibi çeşitli şekillerde olabilir. 

Kalp hastalığında tedavi yaklaşımları şunlardır: 

* Kalp hastalığına neden olan faktörlerinin giderilmesi 
* Tansiyonun kontrolü 
* Serum yağ düzeylerinin düşürülmesi 
* Sigaranın bırakılması 
* Böbrek yetmezliğine bağlı nedenlerin kontrolü 
* Kansızlık tedavisi 
* Paratiroid bezinin fazla çalışmasının önlenmesi ve tedavisi 
* Yeterli diyaliz 
* Beslenme bozukluğunun önlenmesi 
* Böbrek yetmezliği için uygun tedavinin seçilmesi 

Tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) 

Kronik böbrek yetmezlikli hastaların yaklaşık %80'inde hipertansiyon bulunur. Tedavide vücutta sıvı fazlalığının önlenmesi önemli olup ayrıca çeşitli hipertansiyon ilaçları kullanılabilir. Hipertansiyon nedenleri şunlardır: 

* Vücutta su fazlalığı 
* Damarsal değişiklikler 
* Çeşitli atık maddelerin birikimi 
* Kan basıncı düzenlenmesinde rol olan bazı sistemlerin çalışmasının artması veya azalması 
* Eritropoietin tedavisi 

Akciğerler 
Kronik böbrek yetmezliğinde akciğerler de çeşitli şekillerde etkilenebilir. Akciğer iltihabı ve akciğerleri saran zarlar arasında sıvı toplanması görülebilir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, ateş, öksürük, balgam akciğerlerde sorun olduğunu düşündüren bulgulardır. 

Kan sistemi 
Anemi (kansızlık) 


Anemi, böbrek yetmezliğinde oldukça sık görülen bir sorundur. Anemi, yorgunluk, egzersiz kapasitesinde azalma, zihinsel fonksiyonlarda azalma ve üşüme gibi şikayetlere yol açabilir. Böbrek yetmezliğinde görülen kansızlığın nedenleri : 

* Eritropoietin eksikliği (kırmızı kan hücrelerinin üretimini uyaran eritropoietin adlı madde %90 oranında böbreklerde yapılır;bu nedenle böbrek yetmezliğinde vücutta yeterince üretilemez) 
* Kırmızı kan hücrelerinin yaşam süresinin kısalması 
* Vücutta biriken çeşitli artık maddeler nedeniyle kemik iliğininkırmızı kan hücresi (eritrosit) üretiminde azalma 

Kanama ve pıhtılaşma bozuklukları: Kolay kanama kendini daha çok vücudun çeşitli bölgelerinde değişik derecelerde morarma veya döküntülerle gösterir. Ancak burun kanaması, mide kanaması, karın içine kanama gibi daha ciddi boyutlarda da olabilir . Böbrek yetmezliği hastalarında kanamaya eğilimin nedenleri kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerin (trombosit) görevlerinin bozulması, damar yapısındaki değişiklikler ve kansızlığa bağlı değişikliklerdir. 

İskelet sistemi 
Böbreğin en önemli görevlerinden birisi de kemiklerin yapısının korunmasıdır. Böbrekler bunu kalsiyum, fosfor ve D vitamini arasındaki dengeyi sağlayarak yapar. Böbrek yetmezliğinde düzeyleri değişen bu vitamin ve mineraller nedeniyle kemik hastalığı gelişir. Böbrek yetmezliğinde kemik hastalığının en önemli nedenleri serum kalsiyum düzeyinin azalması, serum fosfor düzeyinin artması ve D vitamini üretimindeki azalmadır. Böbrek yetmezliği olan kişilerde değişik derecelerde kemik hastalığı görülür. Kronik böbrek hastalığına bağlı kemik hastalığında kemiklerde ağrı, kırıklar ve şekil bozuklukları dışında, kas güçsüzlüğü, kaşıntı, nadiren deride yaralar, çeşitli organ ve dokularda küçük kalsiyum birintileri (kemikleşme) görülebilir. 

Sindirim sistemi 

Böbrek yetmezliğinde sindirim sisteminin pek çok organı etkilenebilir. 

Ağız ve yemek borusu 

Ağız ve yemek borusu ile ilgili olarak nefesin kokması, ağızda kötü tat gibi şikayetler olabilir. 

Mide ve bağırsaklar 

Böbrek hastalarında mide ve bağırsak boyunca yayılabilen, derin olmayan ülserler (yüzeysel yaralar) ve küçük kanamalar görülebilir. Mide ve oniki parmak bağırsağında iltihap gözükebilir. Midede ülser görülme sıklığı da normal topluma göre daha fazladır. Mide ve bağırsak kaslarının çalışmasındaki bozukluklar sonucunda midenin boşalmasında gecikme, iştahsızlık, bulantı, kusma gibi şikayetler ortaya çıkabilir. 

Karaciğer 

Karaciğerde viruslara bağlı iltihap, ilaçlara bağlı karaciğer zedelenmesi, karaciğere giden oksijen miktarında azalmaya bağlı hasar gibi bozukluklar bulunur.

Hemodiyaliz Nedir?

İleri derecede böbrek yetmezliğinde yiyeceklerimizin vücudumuzda parçalanması sırasında oluşan ve normalde idrarla atılan zararlı maddeler ve suyun fazlası atılamamakta ve vücudumuzda birikmektedir.Hemodiyaliz bu maddelerin vücudumuzdan uzaklaştırılmasını sağlayan bir tedavi şeklidir. Hasta kanı ince zardan yapılmış borucukların içinden geçirilir (diyalizör)ve zarın öbür tarafından geçen bir sıvıya (diyaliz solüsyonu-diyalizat) karışarak vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır. Hasta kanı en çok hastanın ön kolunda atardamarlarından biri ile toplardamarlarından birinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir "fistül" aracılığı ile sağlanır. Hastaların "hemodiyalize girme gereği ortaya çıkmadan" bu fistüle sahip olmaları zamanı geldiğinde diyalizin hemen ve hasta açısından kusursuz şekilde başlayabilmesine yardımcı olur. Fistül oluşturma işlemi cerrahi olarak küçük bir müdahale ile gerçekleştirilir ve yaklaşık bir ay içinde fistül kullanıma hazır hale gelir. Fistülü bulunmayan hastalarda diyaliz gerektiğinde boyun ya da göğüs boşluğundaki kalın damarlara bir kateterin yerleştirilmesi ve fistül operasyonunun bundan sonra uygulanması gerekecektir. Aşağıdaki belirti ve bulgulardan biri ya da daha fazlası ortaya çıktığında ya da doktorunuz laboratuar tetkiklerinize bakarak sizi uyardığında diyaliz ihtiyacınız ortaya çıkmış demektir. 

- Uyku bozuklukları 
- Halsizlik 
- Bacaklarda, yüzde şişmeler 
- Nefes darlığı 
- Bulantı 
- İştahsızlık 
- Hıçkırık 
- Kilo kaybı 
- Anormal kanama 

"Hemodiyaliz", diğer bir diyaliz metodu olan ve karın boşluğuna bir kateterin yerleştirilmesi yolu ile hastaneye ya da diyaliz merkezine ayda bir kez giderek evde uygulayabileceğiniz "periton diyalizi" ve "böbrek nakli" bu belirtilerin tamamen ya da kısmen ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Diyalizinizin sürdürülmesinden sorumlu olan hekimlere yukarıdakiler ve her tür şikayetinizin düzenli iletilmesi durumunda tedavinizde gerekli değişiklikler yapılacak ve hekimlerinizin size tavsiyeleri olabilecektir. 


Yeterli Miktarda Diyaliz ne Demektir ? 

Yeterli miktarda diyaliz olmanız önemlidir : 

- Kendinizi daha sağlıklı hissetmenizi sağlar, kendiniz ve ailenizin ihtiyaçlarını daha etkili olarak karşılayabilmenize yardımcı olur. 
- Uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürmenizi sağlar 
- Hastaneye yatmanıza neden olabilecek her türlü tıbbi problemlerin ortaya çıkmadan engellenmesini sağlar


Yeterli diyaliz alıp almadığınızın en güvenilir yolu diyaliz ekibinizin bunu hesaplamasıdır. Sizin yeterli dozda diyaliz aldığınızı gösteren başlıca hesaplamalar Kt/V, URR veya üre azalma oranıdır. Diyaliz ekibiniz ayda bir kez kanınızı alıp bu ölçümleri yapar. Bazen idrar toplamanız da istenebilir. 

Yeterli diyaliz aldığınızdan emin olmak için Kt/V değerinin en az l.2, URR değerinin de en az %65 olması gerektiğini bilmemizde fayda vardır. Bu değerleri gerçekleştirecek kadar diyaliz almamız gerekmektedir. Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez uygulanır. Eğer doktorunuzun tavsiyesi farklı değilse her seans genelde 4 saat ya da daha fazla sürer, diyaliz sürenizi kısaltmak diyaliz yeterliliğinizi azaltarak şağlığınızın tehlikeye girmesine neden olur. 


Diyaliziniz yeterli değilse neler yapılabilir? 

Eğer ölçülen değerleriniz istenen düzeyde değilse diyaliz ekibinize ne yapmanız gerektiğini sorun. Eğer Kt/V veya URR, hedefin altında ise diyaliz ekibiniz aşağıdaki hususları kontrol edecektir. 

- Damar yolunuz yeterli diyalize yetecek kan akım hızını sağlayabiliyor mu? 
- Diyalizör size uygun mu ? Daha büyük diyalizör kullanma imkanı var mı?
- Diyaliz süreniz yeterli mi, yoksa erken çıkma eğiliminde bir hastamısınız? 
- Diyalizat hızınız daha da arttırılabilir mi?
- Kan örnekleriniz usûlüne uygun alınmış mı ? 
Hemodiyaliz seanslarınızın tek bir kez aksaması dahi diyaliz yeterliliğiniz açısından çok olumsuz etkiler yaratabilir. 


Diyalizinizin Programlanması: 

Diyaliz ekibiniz sadece size özel planlanmış bir program yapacaktır. Bu planın hedefi normal Kt/V veya URR değerine erişebilmenizi sağlamaktır. 

Bu program size: 

- Ne tip ve büyüklükte diyalizöre ihtiyacınız olduğunu 
- Tedaviniz esnasında kan ve diyalizatın ne hızda dolaşması gerektiğini 
- Haftada kaç kez ve her tedavinin kaç saat olması gerektiğini saptar. 


Size Verilen Diyaliz Dozunun Hesaplanması: 

Size yeterli diyaliz dozunu hesaplamada en doğru ve en sık kullanılan metod "üre kinetik model veya UKM" dir. Bunu yapmak için diyalizinize bakan ekip diyaliz esnasında kan örnekleri alır. İdrar toplamanız da söylenebilir. Bu tetkiklerle diyalizinizin kanınızdaki üreyi ne kadar azalttığı hesaplanır. Göz önüne alınması gereken diğer bir önemli kriter de diyaliz öncesi ve sonrası kilonuzdur. Tüm bilgiler bilgisayara yüklenerek Kt/V hesaplanır. Bu metodla hesaplanan verilmesi gerekli diyaliz dozu diyaliz ekibinize şu konularda yardımcı olacaktır : 

- Tedavinizi daha iyi planlayabilmek 
- Hedeflenen diyaliz dozuna ulaşmada hatayı ortadan kaldırmak 
- Diyaliz merkeziniz doz ayarlamakta URR'yi de kullanabilir. Bu diyaliz öncesi ve sonrası kan üre düzeyini mukayese edilerek hesaplanır. 


Diyaliz Takip Kartınız nedir? 

Kt/V ve URR'nin yanı sıra diyaliz bakım ekibiniz her ay tedavinizin planlanmasında yardımcı olacak başka kan ve idrar tahlilleri de yapmaktadır. Aynı zamanda onlar diyaliz öncesi, sonrası ve diyaliz esnasında kilo ve tansiyonunuzu da takip etmektedir. Önemli test sonuçlarınızın kopyasını isteyip kendi takip kartınızı aşağıdaki örnek gibi tutabilirsiniz. 


Tedavinizin Rahat Geçmesi İçin: 

Diyaliz ekibiniz sizi diyaliz boyunca rahat ettirecektir. Diyaliz süresince kramp, bulantı, başağrısı ve baş dönmesi olmazsa tedavinizi rahatça tamamlayabileceksiniz. Bu belirtiler ortaya çıktığında hekimlerinizi bilgilendirirseniz tedavinizde gerekli değişiklikleri yaparak sorunu çözebileceklerdir. 

Sorunsuz bir diyaliz için 

- Sıvı çekimini hızının ayarlanması, 
- Diyalizattaki sodyum miktarının arttırılması, 
- Hipertansiyon ilaçlarınızın miktarı ve cinsinin kontrolden geçmesi, 
- Kuru ağırlığınızın ayarlanması, 
- Diyalizatın sıcaklığının azaltılması gerekebilir. 

Kendinize aynı zamanda diyetinizi kontrol ederek ve tedaviler arasında alınan sıvıyı kısıtlayarak yardımcı olmalısınız. Fazla sıvı almanız diyaliz esnasında fazla sıvı çekilmesine ve tedavi esnasında kendinizi kötü hissetmenize sebep olacaktır. 

Kt/V ve URR :

Hedef Kt/V değeri olan 1.2'ye veya URR değeri en az %65'e gelene kadar hiçbir diyaliz tedavinizi atlamayın. Size önerilen sıklık ve süreye uyun. Diyetinize ve size izin verilen sıvı miktarının üstüne çıkmamaya gayret edin. 

Seite 3 von 3

ANLAŞMALI KURUMLAR ve KVKK Dokumanları

SGK, Akbank, Türkiye İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası /// KVKK Dokumanları 

 

 

Sosyal Güvenlik Kurumu
Türkiye İş Bankası
Akbankası
Türkiye Yapı ve Kredi Bankası
KVKK Dokumanları

Kontakt & Unterstützung

  • Adresse      : Girne Mah. Girne Cad. 139/1 34843 Maltepe - İstanbul - TÜRKİYE
  • E- Mail : info@kucukyalidiyaliz.com
  • Telephon   : +90 (216) 366 81 18
  • Fax         : +90 (216) 366 35 40
Küçükyali Diyaliz Merkezi adıyla faaliyet gösteren Tokgöz Dializ Hizmetleri Limited Şirketi olarak internet sitesi çerez süreci için Kişisel Verilerin Korunması Kanununa uygul olarak işleyeceğimiz verilerinizle ilgili haklarınızı içeren aydınlatma metnine buradan ulaşabilirsiniz. Çerez Politikası.Kabul Ediyorum